MÜSİAD KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞİ

SAYFA 65 1) Gıda Güvenilirliği Transgenik bitkilerle ilgili en önemli tartışmayı bu bitkilerden elde edilen gıdaların insan tüketimi için güvenilir olup olmadığı konusu oluşturmaktadır. Bu bitkilerden üretilen gıdalar başta üretildiği ülkelerde olmak üzere farklı ülkelerde 1996 yılından beri tüketilmektedir. Transgenik çeşitlerinin tarımı yapılan soya, mısır, pamuk ve kanola gibi bitkilerin bu bitkileri yetiştiren başlıca ülkelerdeki yetiştirilme oranları yüzde 90’ın üzerindedir (ISAAA, 2019). Geçen 23 yıl içerisinde transgenik gıdaların insan sağlığını olumsuz etkilediği ile ilgili kamuoyuna yansıyan hiçbir olay olmamıştır. Yapılan araştırmaların çoğunluğu transgenik gıdaların insan sağlığı üzerinde herhangi bir olumsuz etkisinin olmayacağını göstermiştir (Searchinger ve ark., 2014). Kamuoyunda bu konudaki en önemli karşı çıkma gerekçesi transgenik gıdaların risklerinin yeterince araştırılmamış olmasıdır. Yapılan araştırmalar bazı transgenik gıdaların insan sağlığını olumsuz etkileyebileceğini göstermiştir. 1996 yılında Brezilya kestanesinden bir gen aktarılarak elde edilen transgenik soya fasulyesinin Brezilya kestanesine karşı alerjisi olan insanlarda ölümcül alerjik reaksiyonlara neden olabileceği saptanmış ve söz konusu soya fasulyesi üretimden çekilmiştir (Nordlee ve ark., 1996). 1998 yılında ABD’de Cry9c geni aktarılarak böceğe dayanıklı hâle getirilen ve aynı zamanda glufosinate herbisitine toleranslı olan Starlink mısır çeşidini; ABD Tarım Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulu, aktarılan genin ürettiği proteinin insan immün sistemini olumsuz etkilediği için potansiyel alerjik olarak belirlemiştir. ABD Çevre Koruma Ajansı çeşidin hayvan yemi veya endüstriyel amaçlı yetiştirilmesine izin verirken gıda amaçlı yetiştirilmesini yasaklamıştır (Raman, 2017). Seralini ve ark. (2012) EPSPS geni aktarılarak Roundup Total herbisitine toleranslı hâle getirilen NK-603 mısır çeşidi ile sıçanlar üzerinde 2 yıl sürdürdükleri besleme denemelerinde transgenik mısır ile beslenen farelerde çok önemli böbrek sorunları oluşmuştur. Kontrol hayvanlarına göre, karaciğer lezyonları ve tıkanıklıklarında 3-5 kat artış, dişi hayvanlarda kontrole göre 2-3 kat daha fazla ölüm, kontrol hayvanlarına göre her iki cinsiyetteki hayvanlarda 600 gün daha önce yüksek oranda kanser ortaya çıkmıştır. ABD Ulusal Araştırma Konseyi farklı bir türden gen aktarılarak yapılan genetik değişikliğin klasik melezleme yoluyla yapılan gen aktarmaya göre insan sağlığı açsından olumsuz etki yapacak sonuçlar çıkarma riskinin çok daha fazla olduğu sonucuna varmıştır (Searchinger ve ark., 2014). Bu nedenle genetik mühendisliği yöntemleri ile gen aktarılarak elde edilen bitkilerin yetiştirilmesine izin verilmeden önce zorunlu gıda güvenlik testlerinden geçmesi gerekmektedir. 2) Çevre Üzerindeki Toksik Etkileri ve Hedef Organizmaların Dayanıklılık Kazanmaları Hâlen yaygın olarak tarımı yapılan herbisite tolerans ve/ veya böceğe dayanıklılık özelliği kazandırılmış bitkilerin tarımı ile ilgili olarak en farzla tartışılan konulardan birisi de bu bitkilerin tarımı ile ortaya çıkan pestitisit kullanımında azalmanın kısa süreli olduğu, uzun dönemde bu bitkilerin tarımı için daha fazla pestisit kullanıldığı görüşüdür. Sürekli aynı herbisit veya insektisitin kullanımı kısa sürede bu pestisitlerin hedef aldığı organizmalarda dayanıklılık gelişmesine neden olmaktadır (Searchinger ve ark., 2019). Nitekim Bacillus thuringiensis bakterisinden aktarılan Cry genlerinin ürettiği toksik proteinlere böceklerin 3-8 yılda yüzde 50’den fazla dayanıklılık kazandığı saptanmıştır (Raman, 2017). Mısır sap kurdu 8 yılda, koçan kurdu ise 6 yılda söz konusu toksik proteinlere yüzde 50’den fazla dayanıklılık kazanmaktadır. Bu durum, böceğe dayanıklılık için geliştirilen transgenik bitkilerin avantajını kaybetmesine neden olmaktadır. Diğer taraftan ABD’de etken maddesi glyphosat olan Roundup Total herbisitine, 24 yabancı ot türü dayanıklılık kazanmıştır (Gogoi ve ark., 2008). KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞI RAPORU - 2021

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=