MÜSİAD KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞİ
SAYFA 85 T arımsal ekonomi yönünden Avrupa’da birinci, dünyada ise onuncu sırada olan Türkiye’nin tarımda yapısal sorunları bulunmaktadır. Bu sorunlar çözümsüz olmayıp çözüm için çok büyük potansiyel mevcuttur. Toplam faktör verimliliği karşılaştırıldığında Türkiye’nin diğer dünya ülkelerine göre düşük seviyelerde olduğu bilinmektedir. Bitkisel üretimde teknik etkinlik de istenilen düzeyde değildir. Bunlar da göstermektedir ki tarımda teknoloji kullanımı artırılmalı ve bununla birlikte çiftçi eğitim/yayım çalışmaları etkili bir şekilde yaygınlaştırılmalıdır. Çiftçinin teknoloji kullanımının artırılması ve bundan faydalandırılması, bitkisel üretimin artırılması için elzemdir. Dünyada tarımsal üretimde birinci sırada bulunan Çin’in; tarımsal üretimdeğeri 968.6milyar dolar, tarımsal istihdamı 132.1 milyon kişi, kişi başı tarımsal üretimi 7 bin 332 dolar, tarımsal istihdamı yüzde 17.5 ve tarımınmilli gelirindeki payı yüzde 7.9’dur. Dünyada tarımsal üretimde üçüncü sırada bulunan ABD’nin ise tarımsal üretim değeri 175.4 milyar dolar, tarımsal istihdamı 2.5 milyon kişi, kişi başı tarımsal üretimi 70 bin 160 dolar olup tarımsal istihdamı yüzde 1.6 ve milli gelirindeki tarımın payı yüzde 0.9’dur. Türkiye’nin ise 51.7 milyar dolar tarımsal üretim değeri, 5.5 minyon kişi tarımsal istihdamı, 9 bin 400 dolar kişi başı tarımsal üretimi, yüzde 19.3 tarımsal istihdamı ve yüzde 6.3 milli gelirdeki tarım payı bulunmaktadır (TÜİK, Dünya Bankası, 2017). Buradan da anlaşılacağı üzere Çin dünyada en fazla tarımsal üretimi gerçekleştirirken ABD tarımda istihdam edilen kişi başına en yüksek gelire sahiptir. Bu ise ABD’nin tarımda hem yapısal sorunlarını büyük oranda çözdüğünü hem de teknolojiyi en üst düzeyde kullandığını göstermektedir. Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’sındaki (GSYH) payının çok düşük olması ise ekonominin diğer dallarındaki büyüklüğünden kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin tarımsal üretimi, ABD’den 3.35 kat küçük olmasına rağmen GSYH’deki payı bakımından ABD’den yedi kat büyüktür. Bu da göstermektedir ki esas sorun, tarımsal üretimden çok diğer sektörlerin yeterince büyük olmamasından kaynaklanmaktadır. Tarım ürünlerinin özellikle de bitkisel ürünlerin fiyat elastikiyet kat sayısı düşüktür. Arz ve talepteki küçük bir azalış veya artış fiyatın aşağıya ya da yukarıya doğru çok fazla hareketlenmesine neden olmaktadır. Bu ise tüketiciler, özellikle dar gelirliler için ciddi ekonomik sıkıntı oluşturmaktadır. Bu sıkıntı politik sonuçları dolayısıyla siyasetin karar alma mekanizmaları üzerinde ciddi baskılar oluşturmaktadır. Tarımsal üretim, tabiat şartlarına bağlı olduğu için üretimde iş gücü ve sermaye ne kadar artırılsa da üretimmiktarının artışı sınırlıdır. İklim koşullarındaki olumsuzluklardan az etkilenilmesi için teknolojiden ve bilimden oldukça fazla faydalanılması gerekmektedir. Böylece tabiatın olumsuz şartlarına karşı üretimin güvenliği ve sürekliliği için gerekli önlemler alınmış olur. Doğal kaynakların yağmalanması, biyolojik çeşitliliğin risk altıda olması, hastalık ile zararlıların yayılması ve olumsuz KAMU SEKTÖRÜ TARAFINDAN TÜRKIYE, TARIMSAL EKONOMI YÖNÜNDEN SIRADADIR. AVRUPA’ da 1 ’inci DÜNYADA 10 ’uncu KIRSAL KALKINMA VE TARIMIN GELECEĞI RAPORU - 2021
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=